Kategoriler
Tutyanın teknede önemi

Tutyanın teknede önemi

13.02.2021
Tutya tekneyi nasıl korur

https://www.youtube.com/results?search_query=teknede+tutya+ne+i%C5%9Fe+yarar 

Deniz suyu iletkendir. Gemiler ve tüm tekneler elektrik ürettiklerinden ya da kullandıklarından ve bazen denize (uzak olsa dahi) yıldırım düştüğünden, aslında bizim çok hissetmediğimiz bir elektrik döngüsü vardır denizde. Bu döngü, elektriğin doğası gereği bir yerde kaçınılmaz olarak sonlanmalıdır. Tıpkı akan su gibi. Nasıl ki su, akmaya bir kez başladıktan sonra illa ki denize, göle vs. yönelir, işte elektrik de bunun gibi, bir yere ulaşmalıdır.

Denizin içinde var olan ama yüzerken hiçbirimizi çarpmayan bu hayalet elektrik, eğer önlem almazsak, teknemizin suyun içindeki metal kısımlarını hedef seçer. Galvanik korozyon, kendisine çok yardımcı olan deniz suyu (tuz ve mineraller sağ olsun!) sayesinde, tedbir almamış bir teknenin metallerini yer bitirir. Başka türlü söylemek gerekirse, suyun içinde sinsi bir canavar, teknemizin metallerini yemek için pusuda beklemektedir. Ve inanın, ondan kurtuluş yoktur. Yani o canavarı ne öldürebiliriz, ne kovabiliriz, ne de yok edebiliriz. İşte o canavar mutlaka doyurulmalıdır. Başka şeylere zarar vermesin diye kendisine bir kurban verilmelidir. (Batı dillerinde tutyaya “kurbanlık anot” denmesi bundandır.) Doyurmadığımız anda bize, yani teknemize musallat olur.

Neyse ki bu korkunç canavara sunabilecek bir kurbanımız var: Tutya! ONU YEME BENİ YE... tekneyi de korur, gözümüzü de: Tutya Denizciler ve tekne sahipleri çok iyi bilir tutyanın ne olduğunu. Bir: Anottur. Yani elektrik akımının sonlanması gereken yerdir. Standart elektroliz tepkimelerinde akım, katottan (eksiden) anoda (artıya) doğrudur. İki: Çinkodur. Çünkü çinko, metal sülalesinin en soysuzudur; bu laf şaka gibi ama değil, çinko metallerin en az asil olanıdır. Bu noktada, felsefîymiş gibi duran ama aslında hiç de felsefî olmayan ve sadece olayı anlatan bir laf edeceğim: En az asil olan, en kolay harcanabilendir! Çinko en az asil metal ve doğal olarak da galvanik korozyonu önlesin diye en kolay ve bol keseden harcanabilenidir. Teknenin gövdesinin suyun altında kalan kısmına, ki biz ona karina diyoruz malum, pek çok tutya konur.

Doğrusunu söylemek gerekirse, ne kadar çok tutya, o kadar huzur denebilir. Ama tabii tutyayı gövdeye tutturmak için delik, vida vs. gerektiği için, çoğu tekne sahibi, ancak ihtiyacı karşılayacak kadar tutya yerleştirmeyi tercih eder. Dümen palası (çünkü içinde metal mil vardır), pervane (çünkü metal şaftı vardır), su giriş-çıkış delikleri (çünkü içlerinde metal boruları vardır) gibi nesnelere yakın konulurlar, böylece onları korurlar. Daha doğrusu canavara, “Onlar önemli şeyler, onları yeme, al bunu ye!” diye kurban verilirler. Tabii, tutya, boyanmış gövde üzerine boyasız olarak konur. Tutya boyanmaz.

 

Kaynak: Tayfun Timoçin / 1 Mart 2019

Hürriyet

UA-202001425-1